Korku oyunlarında Amnesia’nın ardından yeni bir moda başladı, bu durumu her oyun severin fark ettiğini düşünmekteyim. Peki nedir bu yeni moda? Yanıt aslında oldukça basit, karşımızda bulunan düşmanlara saldıramadığımız, oyun boyunca elimizde fener, lamba, cep telefonu, kamera vs. gibi cihazlarla peşimizde olan yaratıklardan kaçtığımız bir yapı. Son bir kaç senede bu tür pek çok oyun gördük ve gerçek anlamda bu sistem artık sıkıcı bir hale gelmeye başladı. Gerek firmalar, gerekse bağımsız yapımcılar bizlere bu tür oyunlar sunmaya başladı. Lakin bu oyunlara baktığımız zaman akılda kalıcı ve gerçekten kaliteli olan yapım sayısı oldukça az. Sanırım bunlara örnek olarak; Amnesia başta olmak üzere, Outlast, Slender gibi oyunları örnek göstermem yanlış olmayacaktır. Unuttuğum bir kaç tane daha kaliteli yapım olabilir ama sorun zaten bu, bu türde olan kaliteli yapımların sayısının azlığı. “Bunun neresi problem?” diyebilirsiniz, piyasaya yine aynı temayla sürülüp yeterli başarıyı sağlayamayan oyunlar, türü gerçekten sıkıcı bir hale sokmakta. Bunun dışında şahsen artık bu sistemin sıkıcı bir hal almaya başladığını düşünüyorum ve artık eskisi gibi bizi tir tir titretecek, aynı zamanda çeşitli silahlarla peşimizden gelen yaratıkları yok edebildiğimiz oyunları özledim. Pek çok korku oyunu severin benimle aynı fikirde olduğundan da şüphem yok.
Şimdiyse bu oyunlara bir yenisi daha eklenmiş durumda. Zombie Studios tarafından geliştirilmiş olan bir yapım Daylight, kısa bir süre önce piyasada yerini aldı. Peki Zombie Studios kim? Bu sorunun yanıtı aslında biraz ilginç, firmanın adını belki daha önce hiç duymadınız yada dikkat etmediniz diyebilirim. Neden mi? Size Zombie Studios’dan çıkma bir kaç oyunu şu şekilde söyleyebilirim; Spec Ops serisi, Delta Force: Task Force Dagger, Blacklight: Tango Down gibi aslında pek çok oyuncu tarafından bilinen köklü oyunların (Blacklight dışında) arkasında bulunan isimdir. Firma özellikle aslında son dönemlerde Blacklight: Tango Down’a oldukça yakın ve F2P olan MMOFPS oyun Blacklight: Retribution ile oldukça tanınır bile hale gelmişti. Genel olarak baktığımız zaman firmanın sevilen yapımları FPS – Aksiyon türünde, diğer oyunları ise yine genellikle Aksiyon türünde olan yapımlar. Daylight ise bunların tam tersi bir şekilde, bir korku oyunu. Diğer oyunlarla ortak tek bir noktası var, bu oyunun FPS kamera açısına sahip olması. Peki Zombie Studios tamamen yeni olduğu bir türde bizlere neler vaad ediyor? Bizleri ne derece korkunç bir oyun bekliyor? Bu soruların yanıtlarını az sonra hep birlikte alacağız.
Daha çok karanlık
Daylight ilk tanıtımı yapıldığı zamanlarda oldukça ilgimi çekmeyi başarmış bir yapımdı. Oyun aşırı şekilde Outlast’i andırıyordu fakat bu bir eksi değildi elbette. Daha farklı bir senaryo ve yenilikçi oyun mekanikleriyle oldukça kaliteli bir yapım olma ihtimali yüksekti. Lakin, oyuna ilk başladığımız anda anlıyoruz ki senaryo olarak bizi cezbedebilecek bir durum söz konusu değil. Bu senaryodan size kısaca bahsetmek gerekirse; hastanede kapalı kalmış olan karakterimiz Sarah, buradan kurtulmaya çalışmaktadır. Bizde oyun boyunca Sarah’a bu hastaneden kurtulması için gerekli yardımı sağlıyoruz. Evet, oldukça basit ve sıradan bir hikaye değil mi? KESİNLİKLE! Burada dikkat çeken tek nokta, sanırım bir kadın karakteri kontrol ediyor olmamız. Bunun dışında pek farklı bir yönü bulunmayan yapım, zaten oldukça kısa bir sürede bitiyor. Eğer korku oyunlarında karanlık sizi diken üzerinde tutmaya yetiyorsa, oyunun oynanış süresi sizi tatmin edebilir (oldukça yavaş ilerleyeceğinizi düşünerek bunu söylüyorum). Aksi bir durumda malesef oyunun oynanış süresi 3 ila 4 saat arasında kısa bir zamandan ibaret. Bir korku oyunu için, hatta korku oyununu geçin herhangi bir oyun türü için kesinlikle çok kısa bir süreden bahsediyorum. Oyunun ücretlendirmesi düşünüldüğü zaman uygun gibi gelebilir. Oyunun Steam üzerinde bulunan fiyat etiketi $ 14,99 fakat şöyle bir durum da var, Outlast’de zaten $ 19,99 gibi bir fiyattan Steam üzerinden satılıyordu. Neyse, biz oyunumuzu incelemeye devam edelim ama bunu yine de göz önünde bulundurun, 3 saat sürecek bir oyunu bu fiyattan almak istiyor musunuz?
Demin hikayeden bahsederken söylediğim gibi oyun büyük bir hastanede geçiyor. Burada yapmamız gerekense, oyun boyunca çevrede bulduğumuz ipuçlarını topluyoruz ve hikayemizi sonlandırıp, bu hastaneden kurtulmaya çalışıyoruz. Oyunda geçirdiğim tüm süre boyunca, ister istemez aklıma gelen tek bir isim vardı… Outlast! Bu durum kimi oyuncular için güzel olabilir fakat diğer oyuncular için gerçekten rahatsız edici olabilir. Oyunun korku teması, genel olarak bakıldığında anlık şeylerden oluşuyor. Karanlıktan korkuyorsanız (ki korku türü sevenlerin artık bunları aştığını düşünüyorum) evet, karanlık ve uzun koridorlar, elinizdeki telefonun zaman zaman hata vermesi vs. gibi şeyler sizi gerçek anlamda gerilimli bir atmosfer içine çekebilir. Ama bu durum herkesi korkutmaya yeterli midir? Pek sanmıyorum.
Oyun boyunca korku öğelerinin dışında, çeşitli bulmacalar sizleri bekliyor. Aslına bakarsak, Daylight’a bir Puzzle oyunu gözüyle bakabiliriz ve bu Puzzle oyununun üzerine biraz da korku unsuru eklenmiş. Hani şunu söylemeliyim ki, oyun sizi asla tir tir titretecek bir yapıda korku unsurlarına ve atmosferine malesef sahip değil.
Grafikler ve sesler
Daylight grafiksel olarak baktığımız zaman hemen hemen yeterli bir seviyede diyebiliriz. Bu yeterli seviyeyi sağlayan grafiklerse tamamen çevre modellemeleri. Yoksa gerek karakterimizin oyun boyunca gördüğümüz eli, gerekse bizleri korkutmak amacıyla önümüze atlayan yaratıklar oldukça detaysız ve kalitesiz modellenmiş. Düşman modellemeleri bir korku oyununu, korku oyunu yapan şeylerin her zaman başında gelmektedir. Daylight’ta durum bu olunca, malesef yeterli seviyede bir korku teması da bizleri karşılamayı elbette başaramıyor. Aynı şekilde yine karşılaşacağınız yaratıkların animasyonları için de pek iç açıcı şeyler söyleyemeyeceğim.
Seslere baktığımız zaman, oldukça yeterli olduklarını söyleyebilirim. Belki de oyunun en büyük artılarından bir tanesi olabilir sesler. Sarah’ın ve çevrenin sesleri oldukça yeterli bir kaliteye sahip fakat keşke bunun yanında atmosferi tamamlamak adına bizleri gerçekten gerecek, kaliteli müzikler de olsaymış.
Sonuç olarak baktığımız zaman; sıradan hikayesi, kalitesiz yaratık modellemeleri ve başarısız atmosferiyle Daylight malesef ortalamanın oldukça altında kalan bir yapım. Yapım, bu haliyle Outlast kopyası bir oyun olmaktan öteye gidemiyor. Yine de korku oyunlarını seven oyuncular belki Steam indirimde denk gelirlerse, alıp bir göz atabilir. Aksi durumda Daylight kesinlike uzak durulması gereken, başarısız bir yapım. Zombie Studios yeni ve farklı bir türe yönelik yaptığı bu denemeden başarılı bir sonuç almayı becerememiş. Umarım firma gelecekte Daylight’da yaptığı hatalara düşmeden, bizlere daha kaliteli (mümkünse korku oyunu olmayan) oyunlar sunacaktır. Hepinize bol oyunlu günler dilerim.